İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rami Kütüphanesi’ndeki Türkiye Gençlik STK’ları Platformu programında gençlerin sorularını yanıtladı.
İstanbul’un geleceği için gençlerle birlikte adım atacaklarını söyleyen Murat Kurum, “Gençler bizim hem bugünümüz hem de yarınımız. Sizlerle birlikte karar alacağız, sizlerle birlikte uygulayacağımız, hayallerimizi gerçekleştireceğimiz bir sürece gidiyoruz.” dedi.
Murat Kurum, sokak hayvanları sorunu için yapacağı çalışmaları anlattı. İstanbul’un 39 ilçesine barınaklar yapılacağını belirten Kurum, “İki yakaya kuracağımız 100 bin sokak hayvan kapasiteli bakım merkezlerinde kısırlaştırma işlemlerini, tedavilerini yapacağız. Sokakta huzur olsun, annelerimiz, yavrularımız huzur içerisinde evlerine, işlerine gitsin istiyoruz.” şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul’daki kentsel dönüşümü yapacak kişinin Murat Kurum olduğunu söyledi. Görevin teslim edileceği kişinin stres altında çalışabiliyor olması gerektiğini ifade eden Bakan Fidan, “Eğer İstanbul depremine millet olarak sahici bir hazırlık yapmak istiyorsak, devlet olarak refleksimizi önceden var gücümüzle göstermek istiyorsak, şu ana kadar yaşadığımız tüm felaketlerden ders aldığımızı göstermek istiyorsak, Murat Kurum’un Büyükşehir Belediye Başkanı olması gerekiyor.” diyerek sözlerini noktaladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la birlikte Rami Kütüphanesi’nde Türkiye Gençlik STK’ları Platformu programına katıldı, gençlerin sorularını yanıtladı.
İstanbul’u gençlerle birlikte yöneteceklerini söyleyen Murat Kurum, “Türkiye gençliğinin, tüm sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğunu bir platform. Bu anlamda çok kıymetli ve değerli. Gençler bizim hem bugünümüz hem de yarınımız. Sizlerle birlikte karar alacağımız, sizlerle birlikte uygulayacağımız, hayallerimizi gerçekleştireceğimiz bir sürece gidiyoruz. Bu şehri bir emanet olarak görüp, bu emanete gözümüz gibi bakacak, gençlerimizle birlikte Gazi Mustafa Kemal’in hayal ettiği o muasır medeniyetler seviyesini yakalayacak, bu şehrin sevdalısı liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın o sevdasını yeniden burada ehil ellere teslim etmek suretiyle kutlu bir yolculuğa çıkmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.” diye konuştu.
“DEPREMLE MÜCADELE ETMEK BİR TERCİH DEĞİL, ZORUNLULUK”
İstanbul’da beklenen olası depreme yönelik yapılacak çalışmalar da Murat Kurum’a sorulan sorular arasında yer aldı. Bir öğrenci, “ ‘Yüzyılın felaketi olarak adlandırdığımız bir deprem felaketi yaşadık. Siz Başkanlık döneminde bu husus hakkında atacağınız adımlar nelerdir?” diye sordu.
Beklenen büyük İstanbul depremine karşı hazırladığı projeleri aktaran Murat Kurum, “İstanbul’un bir deprem gerçeği var. Ülkemizin nüfusunun yaklaşık yüzde 70’i deprem bölgelerinde yaşıyor. Son bir asırda yaşadığımız depremlerde 133 bin canımızı toprağa verdik. Asrın felaketi dediğimiz Maraş Pazarcık merkezli depremde, 11 ilimiz ve 14 milyon vatandaşımız etkilendi. Orada da 53 bin canımızı, gencecik yavrularımızı toprağa verdik. Biz bu acılar bir daha yaşansın istemiyoruz.” diyerek cevap verdi. Devamında da, İstanbul’un risk altında olduğuna ve kentsel dönüşüm için acilen harekete geçilmesi gerektiğine dikkat çekti. “‘5 yılda 115 bin konut dönüştüreceğiz’ deyip, 5 bin konut dönüştüremeyenlerden olmayacağız.” sözleriyle mevcut İBB yönetimini eleştiren Murat Kurum, “Bizim medeniyetimiz, fikir ve eser medeniyetinin temsil edildiği bir medeniyettir. Bir tarafta Sultan Fatih’in cesaretiyle koştuğumuz, çalıştığımız bir tarafta Yunus Emre’nin diliyle konuştuğumuz ama gönüllere girdiğimiz, diğer tarafta da Mimar Sinan’ın eserlerini günümüz şartlarıyla yorumladığımız medeniyetin temsilcileriyiz. Biz depremlerle anılan bir ülke olmak, acılarıyla anılan ülke olmak istemiyoruz. Depremle mücadele etmek zorundayız. Bir tercih değil, zorunluluk. Önce bunu anlamalıyız. Bu bir milli güvenlik, beka meselesi. Allah göstermesin, İstanbul’da yaşayacağımız bir depremde ülkenin bağımsızlığını sorgulayabiliriz. Çok net söylüyorum, bu kadar önemli bir iş. Bugün İstanbul bu ülkenin lokomotif şehri. Bu ülkenin istihdamının, ticaretinin neredeyse yarısı Marmara Bölgesi’nde. Buradaki risk ülkemiz adına çok büyük bir kayıptır. Bunun için de tedbir almak zorundayız. Bunu bilim insanları söylüyor. Diyorlar ki; İstanbul’la ilgili olası afetlere ilişkin kentsel dönüşümü yapmak zorundayız. Biz 11 ilde çok önemli bir süreç yürüttü. Tek yürek olarak oradaki kardeşlerimizin yardımına koştuk. Aç, susuz milletimizin yardımına koşmak için seferberlik anlayışıyla çalışma yaptı. Bakan arkadaşlarımız hep birlikte deprem bölgesine gittik. Bir taraftan çok büyük acılar yaşadık, bir taraftan da milletimizin elinden tutmak zorundaydık. Ve orada milletimize bir söz verdik. Hızlı bir şekilde şehirlerimizi ayağa kaldıracağımızı söyledik. 11 ile gittik, depremden hasar görmüş her köyde, ilçede vatandaşlarımızla birlikte hem acılarımızı yaşadık hem de temellerimizi atmaya başladık. İlk temelleri 40 gün sonra attık. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. 11 ilde 3 ayda 180 bin konutun temellerini attık.
Geçtiğimiz şubat ayında 46 bin, geçtiğimiz 10 gün önce 30 bin konutumuzu vatandaşlarımıza teslim ettik, toplam 76 bin konut. Etap etap sözlerimizi tutuyoruz ve tutmaya devam edeceğiz. Biz 22 yıldır söz verdik ve o sözlerimizi tutmak için gece gündüz çalıştık. Şimdi de İstanbul’a söz veriyoruz. Nasıl 81 ilde çalıştıysak, İstanbul’da bugüne kadar 800 bin konutun dönüşümünü yaptıysak, Türkiye’de 2 milyon 200 bin, İstanbul’da 173 bin konutun dönüşümü nasıl devam ediyorsa, 1 Nisan sabahı da önceliğimiz İstanbul’un deprem korkusunu gidermek olacak. 650 bin konutumuzu el ele vereceğiz ve dönüştüreceğiz. Elimizi, gövdemizi taşın altına koyacağız. İstiyoruz ki; ailelerimiz yastığa başını koyduğunda güvenle uyusun. Ben o koltukta oturuyorsam bunu yapmak zorundayım. ‘5 yılda 115 bin konut dönüştüreceğiz’ deyip, 5 bin konut dönüştüremeyenlerden olmayacağız. Sözümüzü tutacağız, nasıl afetlerde milletimizle el ele verip sözlerimizi tuttuysak şimdi İstanbul için bu sözlerimizi tutacağız. İstanbul’un 39 ilçesinde bu çalışmalarımızı yapacağız. Bu mücadeleyi birlikte vermek zorundayız. Deprem algıyla yürütülmez, deprem bahane siyasetiyle yürütülmez.” şeklinde konuştu.
“İLK 5 YILDA METRO HATTI UZUNLUĞU 650 KİLOMETRE OLACAK, 122 KİLOMETRE DE TÜNEL AÇILACAK”
Murat Kurum’a sorulan sorulardan biri de İstanbul’un trafiği oldu. Bir öğrenci, “İstanbul’da hızlı artan nüfus ve buna bağlı olarak artan trafik sorununu çözmek için nasıl bir strateji planlıyorsunuz? Yaşam kalitesini artırmak için hangi adımları atmayı planlıyorsunuz? Okulumuzun yakınındaki metro istasyonu 3 yılı aşkın süredir yapım sürecinde. Öğrenciler olarak otobüs saatleri de kısıtlı olduğu için mağduriyet içerisindeyiz. Siz metroyu ne kadar sürede yapabilirsiniz?” diye sordu.
İstanbul’a yeni metro hatlarının ve tünellerin yapılacağını söyleyen Murat Kurum, cevaben, “İstanbul’da ulaşımla alakalı, mevcut 370 kilometre metro hattını ilk 5 yılda 650 kilometreye çıkaracağız. Halkalı-Marmaray Hattı 2024’ün ilk çeyreğinde açılacak. İlk etabını geçtiğimiz günlerde Arnavutköy-İstanbul Havalimanı kısmını açtık. 2014’ün ilk çeyreğinde Ulaştırma Bakanı’mız açacak. O hattı Marmaray’a bağlayacağız. Sizler de oradan Boğaz’ın altından Anadolu Yakası’na kadar ulaşımınızı kesintisiz sağlayabileceksiniz. İstanbul’un geneli için metro hattını artırarak bu sorunu çözebiliriz. İki yakaya 122 kilometre tünel yapacağız. Motosiklet, bisiklet yolları yapacağız. Bisiklet yolunu önce 1000 kilometreye, ardından 1500 kilometreye çıkartacağız. Metrobüsü Sivilri’ye kadar uzatıp, 250 bin araçlık otoparkla birlikte ‘park et-devam et’ sistemini İstanbul’a kazandıracağız. Bu işler çalışarak oluyor. Okuyan öğrencilerimiz için külfet olmayan bir İstanbul istiyoruz. Kendilerini huzur ve mutluluk içerisinde, yaşamın her anından tat almalarını istiyoruz. Onları düşünen bir ağabeyleri, bir büyüğü olsun istiyoruz. Ben o metrobüslerin durmasına, kuyruklara çok üzülüyorum. İstanbul’a yakışmıyor. 21. Yüzyılın İstanbul’unda bu manzaralar içimizi acıtıyor. Bunu çözmek için de çalışmanız lazım. İstanbul’un kaynağını İstanbul’a harcamanız lazım. İstanbul’un kaynağı her şeye yeter. Bu Rami Kütüphanesi’nden 39 ilçede olsa kötü mü? Gençlerimiz burada ders çalışsa, güvenle vakit geçirse kötü mü? Ama bakıyorsunuz böyle bir irade koymamışlar. Devletimiz İstanbul’a yapılması gereken her şeyi yapıyor. Ulaştırma Bakanlığı bu süreçte 5 kat fazla metro açmış. Herkes ulaşmak istediği yere ulaşsın, güzelliklerden istifade etsin. Tarihi yarımadaya gidip gezmeye gitseniz bir gününüz yok olur. Herkesin ulaşabildiği, dakikasında metrosuna, metrobüsüne bindiği, ne kadar sürede o seyahati yapabileceğini bilsin istiyoruz.
Dijital İstanbul’la her erişime ulaşabileceğiniz, her bilgiyi, hizmeti alabileceğiniz süreç istiyoruz. Vatandaşımız metroya bindiğinde kesintisiz ulaşımını sağlayacak.” diyerek konuşmasına devam etti.
“39 İLÇEYE YAPILACAK BARINAKLARDA KISIRLAŞTIRMA VE TEDAVİ İŞLEMLERİ YAPILACAK”
Bir öğrenci de Murat Kurum’a, “Sahipsiz sokak köpekleri nedeniyle birçok çocuk ve yetişkin, direkt ya da dolaylı yoldan zarar görüyor ya da hayatını kaybediyor. Bir konu insan hayatına risk teşkil ediyorsa, bu devletin konusu olması gerekiyor. Bu konuda siz nasıl bir çözüm sunmayı düşünüyorsunuz?” sorusunu yöneltti. Mevcut İBB yönetiminin İstanbul sokaklarının huzur ve güvenliği için yetersiz kaldığına dikkat çeken Murat Kurum, şöyle yanıt verdi: “İstanbul’da araştırma yaptığınızda en önemli sorunların başında, ulaşım, deprem, sokak hayvanları, taksi problemi var. İnsanların İstanbul’da yaşarken huzursuzluğu ve güvensizliği ortaya çıkıyor. Bu sebepleri ortadan kaldırmak için dertli olmak gerekir. Hz. Ali’ye sorarlar: ‘Ey Ali. Dünya’da Allah’ın en güçlü ordusu hangi ordudur?’ Hz. Ali ne diyor biliyor musunuz? ‘En güçlü ordu demirdir dedim. Sonra ateşe bir baktım demiri eritiyor. Sonra suya bir baktım ateşi söndürüyor. Bir baktım, bulutlar suyu yutuyor. Döndüm bir baktım rüzgâr bulutları sürüklüyor. Dağlara baktım rüzgârı engelliyor. Sonra bir baktım insanlar, dağları deliyor. Ama uyku da insana galip geliyor. Dedim galiba en güçlü ordu, uykudur. Ama bir de ne göreyim. Dert insanın uykusunu bölüyor. O an dedim ki demirden, ateşten ve insandan daha güçlü olan; Allah’ın en güçlü ordusu dert sahibi olmakmış.’ Kardeşlerim; dert sahibi olmak, milletin derdiyle dertlenmek en güçlü, en kuvvetli duygudur, en kuvvetli ordudur. Dertli olacaksınız, konu Filistin’se de, İstanbul’sa da, ay yıldızlı bayrağımızsa da o sorunu çözersiniz. Gelinen süreçte, birçok sorunla ilgili İstanbul çaresiz bırakılmış. Sorulduğu zaman da ‘engelleniyoruz, yaptırmıyorlar.’ Bahanelerinin arkasına sığınan bir yönetimle karşı karşıyayız. Sorunlara ilişkin bir irade de ortaya koyulmadığını görüyoruz. Sokak hayvanları kısmı da İstanbul’un çektiği en önemli problemlerden bir tanesi. Biz istiyoruz ki huzur ve güven gelsin. Bir gazeteci soruyor; ‘nasıl gelecek?’ Huzur ve güven, sokaktaki insanların sahipsiz hayvanlarla ilgili endişesini gidermekle gelecek, deprem güvenliğini o şehre kazandırmakla, trafik çilesini bitirmekle gelecek. Sokak hayvanlarıyla ilgili biz işi kontrol altına almak zorundayız. Alamazsak 1-2 sene sonra konuya müdahale etmekte de yetersiz kalacağız. Aşılama sürecini tamamlamamız gerekiyor. Aşılamayı yapıp, 39 ilçede oluşturacağımız hayvan barınaklarıyla, iki yakaya kuracağımız 100 bin sokak hayvan kapasiteli bakım merkezlerinde kısırlaştırma işlemlerini, tedavilerini yapacağız. Sokakta huzur olsun, annelerimiz, yavrularımız huzur içerisinde evlerine, işlerine gitsin istiyoruz. Bunun için de dert sahibi olmak lazım. 1 Nisan’dan itibaren bu projeyi hayata geçireceğiz ve İstanbul’da huzuru, güveni tesis edeceğiz.” dedi.
“MURAT BEY’İN ÇOK SIKINTILI, STRESLİ KONULARDA NASIL ÇALIŞTIĞINI, OLAYLARI NASIL YÖNETTİĞİNİ YILLARCA GÖRDÜM”
Sahur programında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a da, ‘olası depremin milli güvenliğe etkisi’ soruldu. Murat Kurum’un İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olması gerektiğini vurgulayan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Ülke ekonomisinin büyük bölümü özellikle İstanbul ve civarında olan sanayi tesislerinde faaliyet göstermekte. Sadece üretim değil aynı zamanda bir ‘hub’ niteliği taşıyor. Kritik üretim, ulaşım ve yaşam alanlarının yoğunlaştığı bir yerdeyiz. Bizim bekamız için fevkalade önemli bir konu.
Bunun için değerli dostumuz, kardeşimiz, başkanımızın 31 Mart’ta bu emaneti devralması bizim için fevkalade önemli. Ben Murat Bey’in çok sıkıntılı, stresli konularda nasıl çalıştığını, olayları nasıl yönettiğini yıllarca gördüm. Bakanlık yaptığı 5 yıl içinde sayısız kabine toplantılarına katıldık. Sürekli bir yerde sel, deprem, yangın olmuş, evler, köyler yıkılmıştır ve Murat Kurum gelir ne yapılacağının projelerini anlatır. Aylar sonra gelir şunu teslim ettik, bunu teslim ettik. Sonra ‘açılış için tarih alalım’, sahneler hep böyle, hiç değişmez. Eğer İstanbul depremine millet olarak sahici bir hazırlık yapmak istiyorsak, devlet olarak refleksimizi önceden var gücümüzle göstermek istiyorsak, şu ana kadar yaşadığımız tüm felaketlerden ders aldığımızı göstermek istiyorsak, Murat Kurum’un Büyükşehir Belediye Başkanı olması gerekiyor. Görevi teslim edeceğiniz insanın stres altında çalışabiliyor olması, adanabiliyor olması, konuyu bir yerden alıp bir yere taşıması lazım ve konuyu bitiriyor olması lazım. Konuyu anlaması, sizin elinizi sıkması, çok iyi iletişimci olması yetmiyor. Kentsel dönüşümü yapacak birisi varsa Murat Kurum’dur. Bunun altını çiziyorum. Bunu şahit olduklarımdan, gördüklerimden hareketle söylüyorum.” cümlelerini kurdu.
“İSTANBUL SIFIR ATIK ŞEHRİ OLACAK”
Murat Kurum’a sorulan ilk soru, “2010 yılından itibaren Avrupa’da birçok şehir ‘Yeşil Başkent’ ödülü aldı. İstanbul’un bağlamda ‘Yeşil Başkent’ ödülü kazanması için Başkanlık döneminde atacağınız adımlar nelerdir?” oldu. Türkiye’nin ‘net sıfır emisyon’ projesini anlatan Murat Kurum, “Çok önemli bir konu. Önümüzdeki süreçte iklim değişikliği ile hep birlikte mücadele etmemiz lazım. Dünyanın içine düştüğü duruma baktığınızda, aşırı sellerin, yağışların artık insanımızın canını aldığını, şehirlerimize ve şehirlerin altyapısına çok ciddi şekilde zarar verdiğini görüyoruz. Tüm dünya iklim değişikliğiyle mücadele noktasında bir seferberlik anlayışıyla ortak bir mücadele veriyor. O zaman biz de Dışişleri Bakanlığımız ile bu çalışmayı ortak yürütmüştük. Biz köprüden son çıkış dediğimiz bir süreci yaşıyoruz. Bu kötü gidişata ‘dur’ diyecek son nesil sizlersiniz. Dünya sıcaklığı ortalama 1,5 santigrat derece arttı. Bir gencimiz liderlerin de olduğu bir yerde şunu demişti; ‘Sizler burada boş vaatler veriyorsunuz ama benim ülkem yıllar sonra sular altında kalacak.” yanıtını verdi. Avrupa ülkelerinin Paris Anlaşması’nda samimi olmadığını dile getiren Kurum, sözlerine, “Biz çok çok önemli adımlar atıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Gazi Meclis’imizde Paris Anlaşması’na taraf olduk. İklim değişikliği noktasındaki kararlılığımızı Meclis’ten geçirerek, şu şerhi de koyduk: ‘Ülkemizin büyümesine, gelişmesine mani olmayacak bir anlayışla…’ Çünkü burada samimiyet çok önemli. Avrupa ülkeleri bu konularda çok da samimi değiller. Rusya-Ukrayna krizinden sonra gördük ki; fosil yakıtların kullanılmamasını düşünen Avrupa, bugün geri döndü. Türkiye özelinde, 2053’e ilişkin ‘net sıfır emisyon’ hedefi koyduk. Bütün bakanlıklarımızla ortak çalışma yaptık. Bu hedefleri her bakanlık gerçekleştirmek durumunda. Göreve gelir gelmez biz İstanbul’un ‘net sıfır emisyon’ adımlarını atacağız. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla İstanbul’un enerji ihtiyacını karşılamak istiyoruz. En azından belediye ihtiyaçlarıyla ilgili.” diye devam etti.
Murat Kurum, iklim kriziyle mücadele vizyonunu İstanbul’a nasıl yansıtacağını da anlattı. “İstanbul sıfır atık şehri olacak” diyen Kurum, “Organik tarımı İstanbul’un 151 köyünde artıracağız. Yüksek teknolojinin burada üretildiği, pahada ağır ama yükse hafif bir merkez olsun istiyoruz.
Girişimcilik merkezleri, Teknopark’larımızla yeni teknolojiyi burada üreteceğimiz ve dünyaya pazarlayacağımız tüm çalışmaları yapacağız. Suyumuzu daha az kullanacağız. Sıfır atık şehri olacak İstanbul. Atığımızı yeniden dönüştüreceğimiz, ekonomiye, istihdama katkı sağlayacağımız süreci yeniden yürüteceğiz. Derelerin ıslahıyla, iklim değişikliğinin etkilerini şehirde en aza indireceğimiz adımları atacağız. Bisiklet bir kullanım aracı olacak. Herkes bisiklete binsin istiyoruz. Elektrikli araçların, elektrikli ulaşım araçlarının daha fazla kullanılmasını istiyoruz. 5 yılda metro ihalesi yapılmamış. Bırakın ihale yapılmasını, atılan temellerin üstü hafriyat dökülerek, beton dökülerek kapatılmış. Tüm dünya metropollerinde olduğu gibi bizim de toplu ulaşımda metro ağını artırmamız gerekiyor. 2040 yılında İstanbul’da ‘net sıfır emisyonu’ yakalamak ve sizlere, gelecek nesillere çok daha güzel İstanbul, çok daha güzel bir dünya bırakmak istiyoruz. Mevcut yönetimin herhangi bir hedefi olmadığı gibi vermiş olduğu vaatleri de hatırlamadığını görüyoruz. Burada sizin de bu kararı gençlerimiz olarak vermeniz çok önemli. Siz geleceğinize sahip çıkacaksınız, umudunuza sahip çıkacaksınız. Biz sizlerin yol arkadaşı, dava arkadaşı olacağız. Ağabeyinizle, kardeşinizle nasıl bir ilişki kuruyorsanız, İBB ile kurmanızı istiyoruz. Her alanda bu projelerinize destek veren bir İBB’yi de 31 Mart akşamı tesis edeceğiz. Sizlerle birlikte İstanbul’umuzun yükselişini, dirilişini başlatacağız.” ifadelerini kullandı.