İran’dan gönderilen füze ve SİHA’ları durduran İsrail’in, bunda nasıl başarılı olduğuna dair detaylar ortaya çıktı. İran’dan fırlatılan füzelerin büyük çoğunluğu İsrail hava sahasına dahi giremedi.
DIŞ HABERLER SERVİSİ – İsrail’in, müttefiklerinin de yardımıyla İran ve çevre ülkelerden fırlatılan 300’den fazla SİHA ve füzenin büyük bölümünü başarılı biçimde durdurması, ülkede neredeyse hiç hasar oluşmaması dikkat çekerken, saldırının nasıl durdurulduğuyla ilgili detaylar ortaya çıkmaya başladı.
İsrail’in savunulmasında ‘Demir Kubbe’nin yanı sıra ‘Davut Sapanı’ hava savunma sisteminin de aktif kullanıldığı ifade ediliyor. Ayrıca İsrail hava kuvvetlerine ait çok sayıda F-35 ve F-15 savaş jetinin operasyona katıldığı ve SİHA’lar daha İsrail hava sınırlarına girmeden çoğunu düşürdüğü belirtildi. Gönderilen seyir füzelerinin tamamının İsrail toprakları dışında vurulduğu öğrenildi.
ABD’nin de, Doğu Akdeniz’deki savaş gemilerinde bulunan Aegis hava savunma sistemini kullandığı ve çok sayıda İran füzesini vurduğu açıklandı. Uçak gemilerinden kalkan Amerikan savaş jetleri de operasyona destek verdi. ABD ordusu, saldırıda İran ve Yemen’den fırlatılan 80 İHA ve 6 füzeyi imha ettiğini açıkladı.
Öte yandan AP, İran’ın misillemesinin, ABD’li yetkililerin beklentilerinin üstünde olduğunu bildiriyor. Pentagon’dan üst düzey bir yetkiliyse, İran’ın saldırı sırasında komşularının hava sahasını ihlal ettiğini belirtti.
Arap ülkelerinden yardım
Bununla birlikte savunmada İngiltere, Ürdün ve Fransa’nın da önemli destek sağladığı görülüyor. “The Wall Street Journal”da yer alan bir rapora göre, Ürdün’ün dışında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkeleri de istihbarat bilgisi sağlayarak İsrail’in savunmasına destek oldu. Rapora göre bu destek basına açıklanmadı.
Saldırıda kullanılan 170 SİHA’nın ve 30 seyir füzesinin hiçbiri İsrail hava sahasına giremezken, balistik füzelerin de çok küçük bir kısmının İsrail’e vardığı ortaya çıktı. Toplam 9 füzenin İsrail topraklarına düştüğü öne sürülüyor.
Saldırının başarısız olmasındaki en önemli etkenlerden birinin de çok sayıda füzenin fırlatılamaması veya kendiliğinden düşmesi. “The Wall Street Journal”a konuşan ABD’li kaynaklar, füzelerin sadece yarısının engellendiğini, çünkü diğerlerinin ya uçuş sırasında kendiliğinden düştüğünü veya fırlatılamadığını söyledi.
Uzmanlar İsrail’e ilginç misilleme rotası önerdi
Söz konusu krizin yıllardır İran’ın nükleer programını ortadan kaldırmaya çalışan İsrail için bir “fırsat” olabileceğini düşünen analistler, Türkiye sınırının İran’a saldırı rotası olarak kullanılabileceğini öne sürdü. Jeruselam Post’un analizinde, İsrail’in olası saldırısında F-35 hayalet savaş jetlerinin 1.700 km uzaklıktaki İran’ı vurmak için ayrı rotalardan uçabileceği belirtildi. Uçaklardan bazılarının Türkiye-Suriye sınırı boyunca uçup Irak’ı geçebileceği belirtilen analizde, Ankara ve Şam yönetiminin itirazına rağmen bazı jetlerin söz konusu rotayı takip edebileceğine dikkat çekildi. Diğer uçakların ise Suudi hava sahasından (bunun sessiz bir anlaşmayla mı yoksa muhalefetle mi olacağı belli değil) ve Basra Körfezi üzerinden uçabileceği belirtildi.
Bu jetlerin asıl amacının İran nükleer sahasındaki hava savunmasını ortadan kaldırmak olacağı vurgulandı. Ancak, İsrail’in İran’ın Fordo ve Natanz’daki en büyük nükleer tesislerini yok etmek için yerin derinliklerine nüfuz etme kapasitesine sahip olan ABD’nin “sığınak avcısı” bombalarına ihtiyaç duyduğuna da dikkat çekildi. ABD’nin bu tür bombaları İsrail’e sağlamayı her zaman reddettiği biliniyor. Bu durumda İsrail’in tesisleri etkisiz hale getirmek için bir dizi saldırılarla İran’ın elektrik enerjisine erişimini engelleyebileceği ifade edildi.
Biden: Benzeri görülmemiş çaba gösterdik
Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani ile Beyaz Saray’da bir araya gelen ABD Başkanı Joe Biden, İran’ın İsrail’e düzenlediği saldırıya ilişkin konuştu. Biden, “İran, İsrail’e karşı eşi benzeri görülmemiş bir hava saldırısı başlattı. Biz de İsrail’i savunmak için eşi benzeri görülmemiş bir askeri çaba gösterdik. Ortaklarımızla birlikte bu saldırıyı bozguna uğrattık” dedi. ABD’nin Irak dahil bölgedeki ortaklarının çıkarlarını korumaya kararlı olduğunu söyleyen Biden, “ABD, İsrail’in güvenliğini korumaya bağlıdır. Rehineleri evlerine döndürecek ve çatışmanın yayılmasını önleyecek bir ateşkesin sağlanmasından yanayız” ifadesini kullandı.
Dünyadan itidal çağrısı
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), İran’ın İsrail’e düzenlediği saldırı sonrasında İsrail’in talebiyle acil toplantı gerçekleştirirken, toplantıda İsrail ve İran arasında karşılıklı suçlamalar yaşandı. İsrail, İran Devrim Muhafızlarını terör örgütü olarak tanımlamasını ve “çok geç olmadan İran’a mümkün olan tüm yaptırımları uygulamasını” istedi. İran ise ‘doğal meşru müdafaa hakkını kullandığını’ belirtti ve Gazze’deki savaş nedeniyle İsrail’i suçladı.
İran’a yönelik yeni yaptırım çağrıları yapıldı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ise Ortadoğu’nun uçurumun eşiğinde olduğunu belirterek, “Şimdi gerilimi azaltma ve azami itidal zamanıdır… Ne dünya ne de bölge yeni savaşları kaldırabilir” dedi. Batılı ülkeler İran’ı sert biçimde kınarken, İsrail’in müttefiklerinin yanı sıra, İran’la daha yakın olduğu düşünülen ülkeler de her iki tarafa itidal çağrısı yaptı.
İsrail hemen hareket etmeyecek
İran’dan düzenlenen ve büyük ölçüde engellenen saldırı sonrası İsrail’in hemen bir askeri tepki vermesi beklenmiyor. İsrail yönetimi vereceği karşılığı değerlendirirken, hemen tek başına harekete geçme niyeti olmadığının sinyalini verse de yüksek alarmda kalacaklarını vurguladı.
İsrail’in savaş kabinesinin iki üyesi, İran’ın İsrail topraklarına yaptığı ilk doğrudan saldırıya verecekleri karşılığın daha geniş zaman içinde gelebileceğine işaret ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise henüz misillemeye ilişkin resmi bir karar duyurmadı. Bununla birlikte “New York Times” gazetesi, İsrail’in saldırıya mutlaka karşılık vereceğini ve bunun müttefik ülkelerle koordine edileceğini aktardı.
Savaş Kabinesi’nin İran’a karşılık verilmesi konusunda kararlı olduğu ifade edilen haberlerde, zamanlama ve kapsam konusunda henüz bir karara varılamadığı belirtildi. Haberlerde ayrıca İsrail ordusunun İran’a verilecek karşılık konusunda ek seçenekler üretmesi için görevlendirildiği ifade edildi.
Haniye’nin torunu saldırıda öldü
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin İsrail’in düzenlediği saldırıda yaralanan torunu Melek Haniye’nin, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybettiği öğrenildi. İsrail’in 10 Nisan’da düzenlediği saldırıda Haniye’nin üç oğlu da hayatını kaybetmişti.
‘Bu hükümet İsrail için varoluşsal tehdit’
İsrail’de muhalif lider Yair Lapid, Netanyahu hükümetinin ülke için bir varoluşsal tehdit haline geldiğini ifade etti. Basına konuşan Lapid, ‘ABD’nin İsrail’in savunmasında üzerine düşeni yaptığını, hükümetin ise yapmadığını’ ifade etti.
İran: Daha yıkıcı ve sert tepki veririz
İran devlet televizyonuna konuşan İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bakıri, İsrail’in İran’a yönelik muhtemel misillemesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakıri, İran’ın İsrail’e cevap vermek zorunda kaldığını ve saldırının meşru müdafaa kapsamında gerçekleştiğimi belirtti. Bakıri, İsrail’in İran’a yönelik muhtemel bir saldırısı durumunda İran’ın karşı tepki için 12 gün beklemeyeceğini söyleyerek, “İsrail rejimi İran’a yönelik başka bir hata yaptığında saniyeler içinde karşılık veririz. Söz konusu ikinci hatayı yapmamaları gerekiyor. Çünkü tepkimiz bir öncekinden daha sert, yıkıcı ve daha kapsamlı olacaktır” ifadelerini kullandı.
Tahran’da çatlak sesler
İran’ın İsrail’e gerçekleştirildiği saldırı ülke içinde büyük bir başarı olarak lanse edildi. Haberlerde, 44 Mossad üyesinin saldırıda öldüğü dahi ifade ediliyor. Saldırı ülkede sevinç gösterilerine neden olsa da, bir süredir devam eden İran’ın bölgesel politikalarına dair rahatsızlığın arttığı gözlemleniyor. BBC Farsça’da yer alan analize göre, birçok İranlı, İran Devrim Muhafızları’nın bölgedeki müdahalelerine karşı. İran’daki son protestolarda “Gazze’ye hayır, Lübnan’a hayır, İran için canımı feda ederim” gibi sloganlar geniş yankı buldu. İran’dan gelen sesler, mevcut rejimin, özellikle bir savaş durumunda, halkın çoğunun desteğinden yoksun olduğunu işaret ediyor.